1 Kasım 2014 Cumartesi

Nasıl gerçek üstü bir gerçeklikte yaşadığımıza bazen inanamıyorum.

Yani İsrail'in yaptıklarını gezicisinden, dincisine, ateistinden Musevisine bütün Türk halkı kınıyor. Muhakkak ki cemaatçiler de kınıyordur. Işid diye sapkın bir örgüt var etrafta, hepimiz biliyoruz, katliamlarından haberdarız. Bunu yukarıda saydıklarımın bir kısmı kınıyor, diğerleri arkasında. İskenderun'dan Musul'a (her ne hikmetse) petrol taşıyan kamyoncularımız rehin alınıyor ve hemen yayın yasağı koyuluyor. Acaba o konuda neler oluyor? Bu kamyoncular petrol zengini olan ülkemizden petrol yoksunu olan Irak'a neden petrol taşıyordu? Bence çok gizli bir alış veriş döndü orada... Gezi olaylarımız var, insanlar Beyoğluna çıkmasın diye cadde 25 000 polisle dolduruluyor. 
Başbakan "Ben istifa etmeden cumhurbaşkanı olacam" diyor, yeniden temel bir yasamızı çiğneyerek. Yüzlerce davası var tabii bir gün bile dokunulmazlığından vaz geçemez. Bu demektir ki bu adam ölene kadar başımızda. Her seferinde yeni bir yasa çiğneyerek ya da ülkeyi yeniden yoğurarak kendini sandıktan çıkarttıracak. Halkın bir kısmı ama cidden küçük bir kısmı bu durumdan süper nemalanıyor. Durumu destekleyen büyük kesim ise aç ve kelimenin tam anlamıyla makarnaya oy satıyor, daha da fakirleştiriliyor. Dine sarıldırtıyorlar. SİT alanlarına villalar Çamlıca sitesine İslam katedrali dikiliyor. Bu topraklardan o kada padişah geçti hiçbiri Çamlıca tepesine kıyıp bir katedral dikmedi. 
Soma'dan sonra halk dövmek neydi öyle... Nasıl inanılmaz bir sürreal kabus sahnesi... 
Neyse aslında amacım hükumeti de eleştirmek değil, sadece bir sürreal korku filminin içindeymişiz gibi bir ortamda yaşıyoruz artık... 
Amaç şu linki paylaşmaktı. Ethem'in katili olan şabalak polis şimdi de gitmiş Ethem'in ailesine dava açmış... 
haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/ethem... .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder